ZULKİFL ALEYHİSSELÂM
Zülkifl
Aleyhisselâmın İsmi Ve Soyu:
Zülkifl Aleyhisselâmın
Peygamberliği Ve Bazı Faziletleri:
Zülkifl
Aleyhisselâmın Vefatı Ve Yaşı:
Zülkifl Aleyhisselâmın İsmi Ve Soyu: Başa
Dön
Bişr (Zülkifl) b.Eyyûb
Aleyhisselâm’dır.[1]
Zülkifl Aleyhisselâmın Peygamberliği Ve Bazı Faziletleri: Başa
Dön
Yüce Allah; Eyyûb Aleyhiselam’dan
sonra, Bişr b. Eyyûb Aleyhisselâmı, Peygamber olarak göndermiş[2]
ve ona Zülkifl ismini vermiş, halkı, Tevhîd akîde-sine = Allah’ın Birliğine
inanmağa davet etmesini, kendisine emretmiştir.
Zülkifl Aleyhisselâm, Şam’da
otururdu. [3]
Yüce Allah, Enbiyâ sûresinde Eyyûb
Aleyhisselâm in kıssasından sonra, Zül-Kifl Aleyhisselâm hakkında şöyle
buyurur:
‘ ‘İsmail’i, İdris ‘i, Zülkifl’i de
(an! Bunların) her biri de, Sabr (ve sebat) edenlerdendi. Onları da,
rahmetimizin içine idhal ettik. Onlar, hakîkaten, Sarihlerdendi. [4]“
Yine, Yüce Allah, Sâd sûresinde
Eyyûb Aleyhisselâmın kıssasından sonra, şöyle Duyurur:
“Kuvvetlerin ve basiretlerin
sahipleri olan kullarımız İbrahim’i, Ishâk’ı, Yâkub’u da, an!
Çünkü, biz, onları, katkısız
(şaibesiz) bir hasletle -ki, yurd(lan)nı hatırlamaları jb onun için,
çalışmalaradır- Hâlis (insanlar) yaptık.
Çünkü, onlar, bizim katımızda,
cidden seçkinlerden, hayırlı (Zat)lardandı. [5]
“İsmail’i, Elyesa’ı,
Zülkifl’i de, an!
(İşte) Bütün bunlar, hayırlı
(insan)lardı. [6]
Zülkifl Aleyhisselâmın, Kur’ân-ı
kerimde, böyle, Kendilerinden, övülerek bahsedilen büyük Peygamberler arasında
zikredilişi, kendisinin de, Peygamber olduğunu açıkça gösterir.
Meşhur olan da, budur. [7]
Zülkifl Aleyhisselâm’a; Rum
toprağındaki halk, iman ettiler, tâbi oldular ve kendisini, doğruladılar.
Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara,
Allah yolunda cihad etmelerini, emredince, bunu, yerine getirmekten kaçındılar
ve zaa’f gösterdiler:
“Ey Bişr! Biz, hayatı sever,
ölümü, sevmeyiz.
Bununla beraber, Yüce Allâha ve Onu
Resulüne âsi olmaktan da, hoşlanmayız.
Eğer, ömürlerimizi, uzatmasını ve
ancak, biz, dilediğimiz zaman, bizi öldürmesini, Allâh’dan dilersen, Ona,
ibadet ve Onun düşmanları ile cihad ederiz!” dediler.
Zülkifl Aleyhisselâm, onlara:
“Siz, benden, büyük bir şey
istediniz. Bana, ağır teklifte bulundunuz.” dedi.
Sonra, kalkıp namaz kıldı ve:
“Ey Allah’ım! Sen, Elçilik
vazifelerini tebliğ etmemi, bana, emrettin, tebliğ ettim.
Düşmanlarınla, cihad etmemi,
emrettin.
Sen de, biliyorsun ki, ben,
kendimden başkasına güç yetirmeğe mâlik değilim.
Kavmimin, bu hususta benden
istediklerini, Sen, benden daha iyi biliyorsun.
Beni, benden başkasının günahı ile
muâhaze etme!
Ben, Senin gazabından rızâna,
ukubetinden affına sığınırım!” dedi.
Yüce Allah, Zülkifl Aleyhisselâma:
“Sen kavmine, benim, onlar
için seçtiğimin, kendilerinin, kendileri için seçtiklerinden daha hayırlı
olduğunu öğretmedin mi?” diye vahy etti.
Bunun üzerine, onlar, ecelleri
sonunda ölmeye razı oldular ve ecellerinde öldüler. [8]
Zülkifl Aleyhisselâmın Vefatı Ve Yaşı: Başa
Dön
Zülkifl Aleyhisselâm, Şam’da vefat
etti. [9]
Vefat ettiği zaman, yetmiş beş yaşında idi. [10] Ona
ve bütün peygamberlere selâm olsun![11]
[1] Taberî-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582,
Sâlebî-Arais s.163, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.136, Ebülfida-Elbidayevennihaye
c.1,s.225 .
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları: 1/323.
[2] Taberî-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582,
Sâlebî-Arais s.163, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.136, Muhyiddin
b.Arabî-Muhâdarat’ülebrar c.1,s.128, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
ç.1,s.225.
[3] Taberî-Tarih c.1 ,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582,
Sâlebî-Arais s.163, İbn.Esîr-Kâmil c.1 ,s.136, Ebülfida-Elbidayevennihaye
c.1,s.225.
[4] Enbiyâ: 85-86.
[5] Sâd: 45-47.
[6] Sâd:
48.
[7] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.225.
[8] Sâlebi-Arais s. 164.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/323-324.
[9] Taberî-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek C.2.S.582,
Sâlebî-Arais s.164, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.136.
[10] Taberî-Tarih C.1.S.167, Hâkim-Müstedrek C.2.S.582,
İbn.Asakîr-Tarih c.5,s.269, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.136, Muh-yiddin b.Arabî-Muhadaratülebrar
c.1,s.128.
[11] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları: 1/324.